2 Şubat 2011 Çarşamba

At Binenin Kılıç Kuşananın


- Adam dediğin güne ayak uyduracak. İşini bilecek. Ayağına gelen fırsatları tepmeyecek. Ne demişler, eller Mersin’e giderken sen tersine gitmeyeceksin. Öyle değil mi Rıfkıcığım…
            - Öyle öyle…
            - Ne demişler, mal canın yongasıdır. Dünyada mekân ahrette iman… Değil mi ya… Çok şükür, krizi fırsata çevirmesini de bildik. “Ak” akçe kara gün içindir. Damlaya damlaya göl olur. Yağmur yağarken kovanı dolduracaksın, değil mi ya…
            - Öyle öyle…
            - Hiç unutmam, rahmetli babamla bir gün bağa gittik. Ne demişler bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur. Bizim amcamın bağı dağ olmuş içine girilmiyor. Her yanı gürlük, gürgenlik… Bağ demeye şahit ister. Kahvede, al kızı, ver papazı derken bağına bakmıyor deyyus. Babam hemen amcamın bağından bir sıra kütüğü bizim bağa dahil etti. “Böylesine müstahak” dedi. “Kumarla, içkiyle vakit geçireceğine, gelip baksaydı bağına. Baksana köreltmiş canım asmaları. Bırak üzümü, yaprak vermez bu kütükler…”
“Baba” dedim. “Bu şekilde amcamın bağına tecavüz etmiş olmuyor muyuz?!”
            Ben bu cümleyi söyler söylemez. Babam, ense köküme okkalı bir Osmanlı tokadı aşketti. “Senin dilin ne söylüyor? Ne tecavüzü eşek sıpası” dedi. “Ben ne anlatıyorum deminden beri. Böylesine müstahak. Şimdi bu çalıya, ota karışmış kütükler adam olacak, üzüm verecek. Hiç vermemesinden daha iyi değil mi?”
            “Daha iyi…”
            Yani senin anlayacağın Rıfkıcığım o gün babamdan hayati bir ders aldım. Kütük bile baktığın vakit, manda gözü gibi kocaman ballı üzümler veriyordu. İnsanoğlunun kütük cinsinden olanı, akılsız olanı ne etsen hizaya gelmiyor.
-          Öyle kütük yine kütük…
- O saatten sonra dedim ki kendi kendime oğlum Sıtkı at binenin, kılıç kuşananın. Bugüne kadar çok şükür haram lokma geçmedi kursağından, yine geçmeyecek ama önüne gelen fırsatları da kaçırmayacaksın. Ticaretin dinimizde de yeri var. Din büyüklerimiz diyorlar ki, emin tüccar, adil idareci ve namaz kılmak için vaktin gelmesini hararetle bekleyen kimse kıyamet günü, Allah’ın himayesinde olacaktır.
- Ne güzel demişler…
- Onu diyordum. Allah’a şükür idarecilerimiz adil. Her işlerini Allah rızası için yapıyorlar. Hizmet desen hizmet. İhaleler hakkaniyet ölçüsünde dağıtılıyor. Bizde yaptığımız işin hakkını ziyadesiyle veriyoruz. Eee ne demişler bal tutan parmağını yalar… Yahu kendi derdime daldım sormayı unuttum. Sen niye gelmiştin buralara kadar?
- Hiç canım önemli bir şey değil. Bizim çocuğa karne hediyesi olarak bisiklet almıştım. Sizin çocuk, bizimkini biraz itip kaktıktan sonra bisikletini elinden almış. “Sen süremezsin bunu. Öğrenene kadar bende kalsın,” demiş. Çocuk evde ağlayıp duruyor. Onu söyleyecektim… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder